Bn9vD. Doğum borçlanması yargıtay kararı aşağıdadırYargıtay Dairesi Esas 2009/8312 Karar 2010/2516 nolu DairesiEsas 2009/8312Karar 2010/2516Karar Tarihi borçlanması isteminin kabulü ve yaşlılık aylığı bağlanması istemi - ilk doğumu yapan ve iki yıllık süre dolmadan ve tekrar çalışmaya başlamadan ikinci doğumu yapan kadın sigortalının yaptığı doğumlar için borçlanabilecek olmasıÖZET Somut olayda, ilk kez 506 sayılı Kanun kapsamında tarihinde zorunlu sigortalı olduğu anlaşılan davacının, ve tarihlerinde gerçekleştirdiği doğumlar sebebiyle, ancak doğum tarihinden sonra iki yıllık süreyi geçmemek kaydıyla, hizmet akdine istinaden işyerinde çalışmaması ve çocuğunun yaşaması şartlarının dışında, başkaca bir şart aranmaksızın borçlanma hakkına sahip olduğu kabul edilmelidir. Yapılacak değerlendirmede, zorunlu sigortalı olarak tescil edildikten sonra ilk doğumu yapan ve iki yıllık süre dolmadan ve tekrar çalışmaya başlamadan ikinci doğumu yapan kadın sigortalının, ilk doğumdan ikinci doğuma kadar geçen süre ile ikinci doğum için borçlanabileceği iki yıllık sürenin toplamı kadar geçen süreyi borçlanabileceği gözetilmelidir.5510 S. K. m. 41, 108 2925 S. K. m. 39 2926 S. K. Ek m. 3 1479 S. K. Ek m. 9 506 S. K. m. 60 5754 S. K. m. 67 YHGK. T. 2006/10-367 E. 2006/386 K.Dava Dava, davacının iki çocuğundan dolayı, 5510 sayılı Kanunun 41/1-a maddesi gereğince, doğuma dayalı borçlanma yapabilmesi ve dava tarihi itibariyle yaşlılık aylığı bağlanması istemine düzenlemenin yürürlüğünden önceki vakıalara uygulanamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Ebru Pakin Akın tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit Uyuşmazlık, öncelikle 5510 sayılı Kanunun 41/1-a maddesi ile hukukumuzda ilk kez düzenlenen ve kısaca olarak nitelendirilebilecek borçlanma hakkının, bu düzenlemenin yürürlük tarihinden önceki doğum olaylarına uygulanıp uygulanmayacağı, doğum sırasında aktif sigortalı olma şartının aranıp aranmayacağı noktalarında sayılı Kanunun, başlıklı, 41/1-a maddesinde;Bu Kanuna göre sigortalı sayılanların; Kanunları gereği verilen ücretsiz doğum ya da analık izni süreleri ile 4 üncü maddenin birinci fıkrasının a bendi kapsamındaki sigortalı kadının, iki defaya mahsus olmak üzere doğum tarihinden sonra iki yıllık süreyi geçmemek kaydıyla hizmet akdine istinaden işyerinde çalışmaması ve çocuğunun yaşaması şartıyla talepte bulunulan süreleri,... kendilerinin veya hak sahiplerinin yazılı talepte bulunmaları ve talep tarihinde 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt ve üst sınırları arasında olmak üzere, kendilerince belirlenecek günlük kazancın % 32'si üzerinden hesaplanacak primlerini borcun tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde ödemeleri şartı ile borçlandırılarak, borçlandırılan süreleri sigortalılıklarına sayılır...> hükmü olarak her kanun, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren derhal hukuksal sonuçlarını doğurmaya başlar ve bu tarihten sonra meydana gelen olaylara ve ilişkilere uygulanır. Bu kuralın doğal sonucu da, kanunların geriye sosyal güvenlik hukukunun özel ve kamusal niteliği itibarıyla ve 5510 sayılı Kanunda, anılan hükümle getirilen, sigortalıların lehine olan bu borçlanma hakkının, Kanunun yürürlüğünden önceki doğum olaylarına uygulanmasını engelleyen bir düzenlemenin olmadığı gözetildiğinde, 5510 sayılı Kanunun yürürlük tarihinden önce meydana gelmiş doğum olaylarına da uygulanabileceğini kabul etmek gereklidir. Zira maddi hukukun her zaman, hayatın değişen sosyal akışı içinde gelişen tüm olayları ve ayrıntıları kurallaştırma gücüne sahip olmadığını da dikkate alıp, çıkarlar dengesi ve adalet duygularını gözeterek toplumun gereksinmelerini karşılamakla yükümlü bulunan yargı organları, sigortalıların lehine hükümler içeren düzenlemelerin yürürlüğe girdiği durumlarda, kanun koyucunun amacını da göz önünde bulundurarak, söze oranla öze üstünlük tanıyan bir yorumla sonuca dayalı borçlanma hakkından yararlanabilmek için doğum sırasında aktif sigortalı olma şartının aranıp aranmayacağı hususunda ise, geçmişte hizmet akdine dayalı olarak zorunlu sigortalılık tescilinin yapılmış olması, bu haktan yararlanabilmesi için yeterli sayılmalıdır. Kadının fiziksel yapısı, doğurganlık işlevi, aile yükümlülükleri ile çalışma yaşamındaki konumu yanında, doğum borçlanmasıyla amaçlanan sonucun tam olarak elde edilebilmesi için, bu tip borçlanmalarda aranan doğum öncesi sigortalılık, herhangi bir süre sınırına tabi tutulmamalıdır. Konuyla ilgili olarak 5510 sayılı Kanunda değişiklik yapan 5754 sayılı Kanuna ilişkin TBMM alt komisyon raporunda bu değişiklik hakkında, Ücretsiz doğum ya da analık izin sürelerinin de borçlanılacak sürelerden sayıldığı, bu sürelerde kadın çalışanların doğum ve çocuk bakımı gibi özel bir durum nedeniyle izin kullandığı, bunun sonucunda doğum yapan kadının sosyal güvenlik alanındaki bir hakkı kullanmasından dolayı emeklilikle ilgili sürelerini tamamlamak için ortaya çıkan bir maliyete katlanmak zorunda kalacağı, oysa çocuk bakımının aynı zamanda toplumsal olarak devletin de üstlenmesi gereken bir sorumluluk olduğu... görüşlerine yer verilmiştir. Bu yaklaşım, cinsiyeti sebebiyle sosyal güvenlik şemsiyesinde farklı muamele görmesi gereken ve başta yaşlılık aylığı olmak üzere çeşitli sosyal güvenlik hakları yönünden de bu şekilde değerlendirilen kadınlar için karşı cinsle eşitliği sağlayıcı bir bakış açısı getirecektir. Böylelikle, prim yatırma imkanı bulunamadığı halde yasa koyucunun çeşitli saiklerle sigortalılık imkanı sunmak ve prim süresine eklemek istediği bu gibi dönemlerin telafisine yönelik getirilen borçlanma müessesesinin amacı da gerçekleşmiş olacaktır. Aksine bir yorum, kanunda bu yönde bir sınırlamanın olmadığı da gözetildiğinde, sosyal güvenlik hakkına aykırılık oluşturacaktır. Hukuk Genel Kurulunun gün ve 10-367/386 sayılı kararında da vurgulandığı üzere sosyal güvenlik, sosyal hukuk devleti tanımı içerisinde yer alan ve bu ilkeyi oluşturan temel kavramlardan birisidir. Sosyal güvenlik alanında oluşturulacak tüm kuralların, özde, sosyal hukuk devleti anlayışına uygun olması zorunludur. Sosyal güvenlik, insanlığın en derin gereksiniminin bir sonucudur. Bu gereksinim, bireyin karşılaşacağı ve yaşamı için tehlike oluşturan olaylara karşı bir güvence arayışının ürünüdür. Tehlikeye ve yoksulluğa düşen birey için asgari bir güvence sağlamak, sosyal güvenliğin varoluş koşulu, diğer bir ifadeyle, olmazsa olmazıdır. Önemli olan yön, sosyal güvenlik kavramına, işlevsel olarak temel bir insanlık hakkı görünümü dayalı borçlanma talep tarihinde sigortalı olmanın gerekip gerekmeyeceği noktasında ise Kanun koyucunun bahis konusu düzenlemede, doğuma dayalı borçlanma hakkını verdiği kişinin borçlanma talep tarihinde sigortalı olmasını gerekli gören bir ifadeye yer vermediği ve bu düzenlemeye göre sigortalı olanların yanında, hak sahiplerinin de, yazılı talepte bulunmaları halinde borçlanabilecekleri dikkate alındığında, böyle bir şartın var olmadığı olayda, ilk kez 506 sayılı Kanun kapsamında tarihinde zorunlu sigortalı olduğu anlaşılan davacının, ve tarihlerinde gerçekleştirdiği doğumlar sebebiyle, ancak doğum tarihinden sonra iki yıllık süreyi geçmemek kaydıyla, hizmet akdine istinaden işyerinde çalışmaması ve çocuğunun yaşaması şartlarının dışında, başkaca bir şart aranmaksızın borçlanma hakkına sahip olduğu kabul edilmelidir. Yapılacak değerlendirmede, zorunlu sigortalı olarak tescil edildikten sonra ilk doğumu yapan ve iki yıllık süre dolmadan ve tekrar çalışmaya başlamadan ikinci doğumu yapan kadın sigortalının, ilk doğumdan ikinci doğuma kadar geçen süre ile ikinci doğum için borçlanabileceği iki yıllık sürenin toplamı kadar geçen süreyi borçlanabileceği anılan maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve sair yönler incelenmeksizin hüküm Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, günü oybirliği ile karar Mahkeme İŞ MAHKEMESİESAS NO 2008/546KARAR NO 2009/86Taraflar arasındaki davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacı vekili duruşmalarda tekrarladığı dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, 03/03/1987 ile 21/03/1988 tarihleri arasında iki kez doğum yaptığını ve çocuklarında halen sağ olduğunu, 5510 sayılı yasada, doğum yapan sigortalılara doğum tarihinden sonraki iki yıllık süre için borçlanma imkanı verildiğini, borçlanma yapılabilmesi için doğum sırasında aktif sigortalı olma parti olmadığını, resmi olarak kuruma bildirilmiş sigorta başlangıç süresinden önceki tarihlere ilişkin, 5510 sayılı yasa gereğince, doğuma dayalı borçlanma yapılabileceği ve böyle bir borçlanmanın yapılabilmesi durumunda sigorta başlangıç süresinin resmi olarak kuruma bildirilmiş başlangıç süresinden, borçlanılan süre kadar geriye gideceği düzenlenmiş olduğunu ve bu sebeple, müvekkilinin 03/03/1987 ile 20/03/1988 ve 21/03/1988 ile 21/03/1990 tarihleri arasında, 5510 sayılı kanun 41/1-a maddesi gereğince davalı kuruma borçlanma talebinde bulunduklarını ve taleplerinin haksız olarak red ettiklerini söyleyerek, müvekkilinin, 03/03/1987 ile 20/03/1988 ve 21/03/1988 ile 21/03/1990 tarihleri arasında, 5510 sayılı yasanın 41/1-a maddesi gereğince doğuma dayalı olarak borçlanma yapılmasına ve borçlanma neticesinde hak sahibi olacağı hizmetleri dikkate alınarak, dava tarihinden itibaren, yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verilmesini talep vekili savunmasında özetle; doğuma dayalı olarak borçlanma yapma hakkı ilk kez 5510 sayılı kanunla getirildiğini, mülga sosyal güvenlik kanunlarında böyle bir hakka yer verilmediğini, kanunlar yürürlüğe girdikleri tarihle, yürürlükten kalktıkları tarih arasında meydana gelen olaylara uygulanır, kanun yürürlüğe girmesinden önce meydana gelen olaylara uygulanmaz. Bu nedenle, tarihinden önceki süreler için SSK'lı sigortalı kadının doğum tarihinden sonraki iki yıllık süreyi borçlanması söz konusu olmayacağını ve ayrıca hükmünü amir olduğunu söyleyerek, davanın reddine karar verilmesini talep dosya içine celp edilen ve ibraz edilen davacıya ait, SSK kayıtları, hizmet listesi nüfus aile kayıt tablosu, 5510 sayılı kanunun 41. maddesi kapsamındaki borçlanma talebi ile kurum cevabı yazılan dosyanın incelenmesinden, taraflar arasındaki ihtilafın, yürürlük tarihi öncesindeki doğumlarda da, 5510 sayılı kanunun 41/1-a maddesindeki doğuma dayalı borçlanma imkanının kabulü gerekip gerekmediği ve Sosyal Güvenlik ilkelerine göre sigortalı lehine olan hükümlerin uygulanması kabul edilmekte ise de, geçmişe yönelik ve isteğe bağlı borçlanma olarak, mülga 2925 sayılı kanun 39., 2926 sayılı kanunun ek md 3., 1479 sayılı kanun ek md 9 ile 506 sayılı SSK'nın 60/son maddelerinde, sadece askerlik, askeri öğrencilik ve istisnaen geçici sürelerle ev kadını belirli yaş altındakilere sağlanmış iken, 17/04/2008 tarihli 5754 sayılı kanun 67. maddesi ile, 5510 sayılı kanun, 108. maddesince, ekim 2008 tarihinde yürürlüğe girmesi de düzenlenen, 41/1-a fıkra maddesinde, fazladan doğum yapan sigortalılara da doğum tarihinden sonraki iki yılık süre için borçlanma imkanı sağlanarak sigortalı lehine kanuni düzenlemede bulunulmuştur. Ancak söz konusu kanuni düzenleme ile açıkça önceki vakalara ve geçmişe yönelik uygulama belirtilmediği gibi, aynı süre için farklı düzenleme olmayıp açıkça Ekim 2008 tarihinde yürürlüğe girmiş kanuna göre, hak ve külfetlerin düzenlenmesi söz konusudur. İptal edilerek külfeti kaldırılmış değil, yeniden düzenlenmiş borçlanmaya ilişkin hükmünde, geriye yönelik olaylara uygulanmaması gerektiği ve bu sebeple açılan davanın reddi gerektiği, kanaat ve kararı varılarak aşağıdaki hüküm Yukarda yazılı gerekçelerle1- Davanın reddine,2- Peşin yatırılan harcın mahsubu ile bakiye 1, maktu ret karar harcın, davacıdan alınarak hazine irat kaydına,3- Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,4- Duruşmada kendisini vekille temsil etmesi sebebiyle yürürlükteki asgari ücret tarifesince takdir edilen, 575,00TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,Davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, yasal yollar açık olmak üzere karar verildi. Usulen okunup açıklandı. Kaynaktan direk alınmamış olup bilumum kaynaklarda aşağıdaki kaynak belirtilmektedir.KAYNAK Av. Nurten ÇETİNKAYA - Av. Fevzi Cem ŞENOCAK Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları Doğum nedeniyle iş hayatından uzaklaşan kadınlara her doğumda 720 gün borçlanma hakkı veriliyor. Üç doğumu borçlanma hakkına sahip olan bir kadın sigortalı 2 bin 160 gün borçlanma yapabiliyorKadın çalışanlar doğum nedeniyle iş hayatından uzak kalırlar. Bu nedenle de emekli olmak için gerekli gün sayısı şartını doldurmakta zorlanırlar. İşte bu yüzden doğum borçlanması düzenlemesiyle doğum nedeniyle iş hayatından uzaklaşan kadın çalışanlara doğum borçlanması hakkı tanınır. Ancak her durumda doğum borçlanması yapmak gerekli 2014 yılına kadar bütün sigortalılara doğum borçlanması hakkı 2014’te değişti2014 yılında 6552 sayılı Kanun’la yapılan değişiklik sonrasında bütün sigortalılara doğum borçlanması hakkı tanındı. Bu tarihten sonra sigortalılık statüsü fark etmeksizin bütün kadın sigortalılar doğum borçlanması yapma hakkına 4/b’li ve 4/c’li, yani SSK’lı, Bağ-Kur’lu ve Emekli Sandığı mensubu bütün kadın sigortalılar doğum borçlanması hakkına sonrası çalışmada avantajları var mı?Staj yapan kadın sigortalıların doğum borçlanmasıyla emeklilik yaşını öne çekme ihtimali hayatına staj yaparak başlayan ve bu dönemde adına kısa vadeli sigorta kolları primi yatan kadın sigortalılar daha sonra uzun vadeli sigorta kollarına tabi olarak çalışmaya başladıkları süre içerisindeki doğumlarını durumda, ilk kez uzun vadeli sigorta kollarına tabi olarak çalışmaya başladıkları tarih borçlandıkları süre kadar geri gelir. Bu da emeklilik yaşını öne 25 Mayıs 1994 tarihinde staj girişi olan ve bu sürede adına kısa vadeli sigorta kollarına prim ödenen kadın sigortalı 25 Mayıs 1997 tarihinde uzun vadeli sigorta kollarına tabi olarak işe girmiş ise bu girişi nedeniyle 54 yaşında, prim günü ve 20 yıl sigortalılık şartıyla emekli olabilecektir. Bu kadın sigortalının 25 Mayıs 1995 tarihinde gerçekleştirdiği doğumu borçlanma hakkı borçlanması sonrası ilk kez uzun vadeli sigortalı olduğu tarih iki yıl geriye gidecektir. Bu durumda, 25 Mayıs 1995 olarak güncellenen sigortalı olduğu tarih ile bu kişinin emeklilik şartları 52 yaş, prim günü ve 20 yıl sigortalılık yıllık doğum borçlanması iki yıl erken emeklilik hakkı doğuracaktır. Ancak bu durum yalnızca staj girişi ile ilk kez uzun vadeli sigorta kollarına tabi olunan süre içerisindeki doğumların borçlanılması halinde geçerlidir. Diğer doğum borçlanmalarında yalnızca prim ödeme gün sayısı eklenir, emeklilik yaşı sigorta işlemlerine ne katkı sağlar?Doğum borçlanması yapan kadın sigortalı çalışmadan gün elde etmiş olur. Kadın sigortalılar genellikle emeklilik için gerekli yaş ve sigortalılık süresi şartını doldururlar ancak doğum nedeniyle iş hayatından uzak kaldıkları için prim ödeme gün sayısı şartını durumda doğum borçlanması devreye girer ve prim ödeme gün sayısını doldurma hakkı tanır. Doğum borçlanmasıyla prim ödeme gün sayısı artan kadın sigortalı emekli olma hakkına günün hepsi kullanılmalı mı?Doğum borçlanması doğumdan sonraki en fazla iki yıllık süre için yapılabilir. Her doğumda en fazla 720 günlük süre borçlanılabilir. Bu sürenin üzerinde doğum borçlanması yapılamaz. Dolayısıyla, her doğum sonrasında kadın sigortalı 720 gün borçlanma hakkına sahiptir. 720 günün altında borçlanma mümkün. Üst limit 720 gün olmak üzere kadın sigortalı istediği kadar borçlanma doğumda günKadın sigortalılar üç doğuma kadar borçlanma yapabilirler. Bu hak daha önce iki doğumla sınırlıydı. 2014 yılında yapılan değişikliğin sonrasında hem bütün kadın sigortalılara doğum borçlanması yapma hakkı tanındı, hem de doğum borçlanması hakkı üçe çıkarıldı. Bu sayede, üç doğumu borçlanma hakkına sahip kadın sigortalının 2 bin 160 gün borçlanma hakkı tarihini daha öne çeker mi?Doğum borçlanması ancak doğumdan önce sigorta girişi olan kadın sigortalılar tarafından yapılabilir ve yalnızca prim ödeme gün sayısı sonraki süreler borçlanılabildiği için sigorta girişi geri gitmez ve emeklilik için avantaj söz konusu doğum borçlanması yapan kadın sigortalı daha önce hangi koşullara tabi olarak emekli olacaksa, yine aynı koşullar üzerinden emekli koşullarında herhangi bir değişiklik olmaz. Yalnızca gün kazanılması söz konusu şartları nelerdir?Doğum borçlanması yapılabilmesi için doğum yapan kadının doğumdan önce sigortalı olarak çalışıyor olması şarttır. Sigortalılık öncesi doğumlar borçlanılamaz. Diğer yandan, doğum borçlanması yapılabilmesi için doğan çocuğun sağ olması gerekir. Doğum borçlanması yapacak kadın sigortalının borçlanma yapacağı sürelerde, yani doğumdan sonraki en fazla iki yıllık süre içerisinde uzun vadeli sigorta kollarına tabi sigortalı olmaması da gerekir. Borçlanma yapılacak sürelerde adına prim yatırılmamış olması şarttır. YARGITAY DAİRESİ Esas No. Karar No. Tarihi 2012/6620 2012/5622 İlgili Kanun / Madde 5510 DOĞUM BORÇLANMASININ ANCAK SİGORTALI OLARAK TESCİL SONRASI DOĞUMLAR İÇİN OLANAKLI OLDUĞU ÖZETİ Yapılan açıklamaların ışığında 5510 sayılı Kanunun 41/1-a maddesi uyarınca doğum nedeniyle çalışma hayatından bir süre ayrı kalan kadın sigortalılara önceden tescil edilmiş olmak koşuluyla borçlanma hakkı tanınmış olup, doğum nedeniyle çalışılmayan iki yıllık sürenin borçlanılması olanağının sadece 4/1, a kapsamında sigortalı kadına tanınmış olması karşısında sigortalı olarak tescil tarihinden önce gerçekleşen doğumlar nedeniyle borçlanma yapılamayacaktır Dava, davacının 5510 sayılı Kanunun 41/l-a maddesi gereğince doğuma dayalı borçlanma yapabileceğinin tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece istemin kabulüne karar verilmiştir. Uyuşmazlık, doğuma dayalı borçlanma hakkının sigortalılık başlangıç tarihinden önceki doğumlar yönünden de kullanılıp kullanılamayacağı, diğer bir ifade ile borçlanma hakkı için doğum öncesinde sigortalı olmasının gerekli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. 5510 sayılı Yasanın "sigortalıların borçlanabileceği süreler" başlıklı 41/1-a maddesinde, bu kanuna göre sigortalı sayılanların; Kanunları gereği verilen ücretli doğum ya da analık izni süreleri ile birinci fıkrasının a bendi kapsamındaki sigortalı kadının, iki defaya mahsus olmak üzere doğum tarihinden sonra iki yıllık süreyi geçmemek kaydıyla hizmet akdine istinaden işyerinde çalışmaması ve çocuğunun yaşaması şartıyla talepte bulunulan süreleri, kendilerinin veya hak sahiplerinin yazılı talepte bulunmaları ve talep tarihinde göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt ve üst sınırları arasında olmak üzere, kendilerince belirlenerek günlük kazancın % 32'si üzerinden hesaplanacak primlerini borcun tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde ödemeleri şartı ile borçlandırılarak, borçlandırılan sürelerin sigortalılıklarına sayılacağı bildirilmiştir. 5510 sayılı Kanunun 41/1, a düzenlemesinde, "a" bendinin ilk kısmında yer verilen borçlanma imkanı, çalışırken ücretsiz doğum ya da analık izni kullanılan sürelere ilişkindir ki bu doğal olarak daha önce sigortalı olmayı gerektirir. Aynı bendin ikinci kısmındaki borçlanma imkanı ise doğrudan ve sadece 4/1, a kapsamındaki sigortalı kadına tanınmış ve borçlanacağı süre doğum tarihinden sonra iki yıllık süreyi geçmemek kaydıyla hizmet akdine istinaden işyerinde çalışmayacağı süre olarak tanımlanmıştır. Dolayısıyla bu imkandan yararlanabilmek için de, geçmişte hizmet akdine dayalı olarak zorunlu sigortalılık tescilinin yapılmış olması gerekli sayılmalıdır. Anılan maddede yer verilen borçlanma imkanının, doğrudan ve açıkça sadece 4/1, a maddesi kapsamındaki sigortalılara tanınmış olması, borçlanma talebinde bulunanın doğum tarihinden önce 4/1-a bendi kapsamında çalışması olgusunun arandığını; bunun da doğal olarak doğumdan önce sigortalı olmayı gerektirdiği açıktır. Öte yandan maddenin ancak sigortalı olarak çalışan kadın tarafından kullanılabilecek olan ücretsiz doğum ya da analık izni sürelerine ilişkin olması ve borçlanılacak sürenin doğum tarihinden sonra iki yıllık süreyi geçmemek kaydıyla hizmet akdine istinaden işyerinde çalışmayacağı süre olarak tanımlanması da, bu imkandan yararlanabilmek için doğum öncesi çalışıyor olmanın, yani sigortalılığın zorunlu olduğunu göstermektedir. Konuyla ilgili olarak 5510 sayılı Kanunda değişiklik yapan 5754 sayılı Kanuna ilişkin TBMM alt komisyon raporunda bu değişiklik hakkında, ücretsiz doğum ya da analık izin sürelerinin de borçlanılabilecek sürelerden sayıldığı, bu sürelerde kadın çalışanların doğum ve çocuk bakımı gibi özel bir durum nedeniyle izin kullandığı, bunun sonucunda doğum yapan kadının sosyal güvenlik alanındaki bu hakkı kullanmasından dolayı emeklilikle ilgili sürelerini tamamlamak için ortaya çıkan bir maliyete katlanmak zorunda kalacağı, oysa çocuk bakımının aynı zamanda toplumsal olarak Devletin de üstlenmesi gereken bir sorumluluk olduğu… görüşlerine yer verilmiştir. Böylelikle prim yatırma imkanı bulunamadığı halde yasa koyucunun çeşitli saiklerle sigortalılık imkanı sunmak ve prim süresine eklemek istediği bu gibi dönemlerin telafisine yönelik getirilen borçlanma müessesesinin amacı da gerçekleşmiş olacaktır. Görüldüğü üzere, maddenin amacının doğum yapan kadının çalışamadığı dönemde uzun vadeli sigorta kolları yönünden mağduriyetini gidermek olduğu, “sigortalı kadının” ifadesi ile doğum yapılan dönemde, 5510 sayılı Kanunun 4/1-a bendi kapsamında sigortalı kadına çalışamadığı ve prim ödeyemediği sürenin borçlanılması imkanı getirilmek suretiyle madde gerekçesindeki amacın gerçekleştirildiği görülmektedir. Kanun koyucu tarafından bu amaca uygun olarak 41/1-a bendinde doğum borçlanması yapılabilmesi için ön koşul olarak 4/1-a bendi kapsamında sigortalı kadın olması şartının öngörüldüğü, diğer bentlerde ise böyle bir ön koşula yer verilmediği, dolayısıyla kanun koyucunun doğum borçlanmasına ilişkin bentte iradesini “sigortalı olma” ön koşulunu açıkça koyduğu anlaşılmaktadır. Yapılan açıklamaların ışığında 5510 sayılı Kanunun 41/1-a maddesi uyarınca doğum nedeniyle çalışma hayatından bir süre ayrı kalan kadın sigortalılara önceden tescil edilmiş olmak koşuluyla borçlanma hakkı tanınmış olup, doğum nedeniyle çalışılmayan iki yıllık sürenin borçlanılması olanağının sadece 4/1, a kapsamında sigortalı kadına tanınmış olması karşısında sigortalı olarak tescil tarihinden önce gerçekleşen doğumlar nedeniyle borçlanma yapılamayacaktır. Somut olayda, ilk kez 506 sayılı Yasa kapsamında tarihinde zorunlu sigortalı olduğu anlaşılan davacının ve tarihinde gerçekleştirdiği doğumlardan önce 5510 sayılı Yasanın 4/1-a maddesi kapsamında sigortalı çalışması bulunmadığından istemin reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davacıya iadesine, gününde oybirliğiyle karar verildi. Cumhurbaşkanlığı Strateji Bütçe Başkanlığı, 2019-2023 yıllarını kapsayan 11. Kalkınma Planı Sosyal Güvenlik Sisteminin Sürdürülebilirliği Özel İhtisas Komisyonu raporunu yayımladı. Raporda, plan döneminde sosyal güvenlik sistemine ilişkin hedef ve uygulama stratejilerine de yer verildi. Rapordaki hedef ve stratejilerin bir kısmı 11. Kalkınma Planı’na da taşınırken, sigortalılık öncesi doğan çocuklar için doğum borçlanması hakkı getirilmesi, çalıştıkça azalan emekli aylığı formülünün değiştirilmesi ve işsizlik ödeneği sürelerine borçlanma hakkı gibi planda yer almayan hedefler dikkat çekti. Bununla birlikte, planda yer almayıp özel ihtisas komisyonu raporunda yer verilen yurt dışı borçlanmaların zorlaştırılması ve maliyetinin artırılmasına ilişkin düzenleme geçen yılın ikinci yarısında hayata geçirildi. Rapor, kamuoyunda büyük bir talep bulunan söz konusu düzenlemelerin ilk defa resmi bir belgeye girmiş olması açısından önem taşıyor. SİGORTA ÖNCESİ DOĞUM BORÇLANMASI HAKKI 4/a, 4/b ve 4/c’li kadınlar, sigortalı çalışmaya başladıktan sonra doğan çocukları için doğum borçlanması yapabiliyorlar. Her bir çocukta 2 yıl olmak üzere 3 çocuk için toplam 6 yıla kadar borçlanma imkanından, sigortalı çalışmaya başlamadan önce doğan çocuklar için yararlanma imkanı bulunmuyor. Sadece staj sigortası bulunan kadınlar, staj sigortası ile normal sigortalı çalışmaya başladıkları tarih arasında doğan çocukları için borçlanma yapabiliyorlar. Habertürk’ten Ahmet Kıvanç’ın haberine göre, sigortalı çalışmaya başlamadan önce doğan çocuklar için borçlanma hakkı getirileceği hususu ilk defa resmi bir belgeye girdi. Rapora göre, kadınların sigortalılık başlangıçlarından önceki doğumlara ilişkin süreleri belli bir üst sınırı geçmemek üzere ve sigortalı tescil tarihinden geriye götürülmek suretiyle borçlanmalarına imkan getirilerek sosyal güvenlik sistemine girişleri özendirilecek. Örneğin, ilk defa sigortalı olarak 1 Ocak 2000 tarihinde çalışmaya başlayan bir kadın, 1995 yılında doğan çocuğu için borçlanma yaptığında sigorta başlangıç tarihi 1 Ocak 1998 tarihine çekilecek. Böylece hem eksik prim gününü tamamlayacak, hem de 1998 yılının koşullarıyla, yani daha erken yaşta emekli olma hakkına kavuşabilecek. ÇALIŞTIKÇA AZALAN EMEKLİ AYLIĞINA ÇÖZÜM Emeklilikte yaşa takılanların en fazla eleştiri konusu yaptıkları, çalıştıkça emekli aylığının düşmesi sorunu da raporda karşılık buldu. Düşük ücretli sigortalıların prim gününü doldurduktan sonra kayıt dışı çalışmasına yol açan sorunun çözülmesi amacıyla düzenleme yapılması öngörülüyor. Buna göre, emekli aylığı hesaplamalarında kullanılan parametreler istihdamda kalmayı teşvik eden ve çalışma süresi uzadıkça emekli aylığını artıracak şekilde düzenlenecek. Bu amaçla emeklilik sisteminden erken çıkışı önlemek ve sistemden ortalama çıkış yaşı olan 52 yaş sonrası için sigortalıların çalışmasını teşvik etmek amacıyla emeklilik parametreleri gözden geçirilecek. Böylece, çalışma süresi uzadıkça emekli aylığının düşmesi önlenecek. İŞSİZLİK ÖDENEĞİ SÜRELERİNE BORÇLANMA HAKKI İşsiz kalan işçiler, boşta geçen süreleri için geriye dönük borçlanma hakkından yararlanamıyorlar. İsterlerse ve imkanları varsa işsiz kaldıkları dönemde isteğe bağlı sigorta primi ödeyerek boşlukları tamamlayabiliyorlar. “İşe girip para kazanınca geriye dönük borçlanma yapayım” deme imkanı bulunmuyor. Rapora göre, işsizlik ödeneği alınan dönem için tıpkı askerlikte olduğu gibi geriye dönük borçlanma imkanı getirilerek sigortalıların emekli aylıklarını yükseltebilme ve emekli olmak için prim eksiklerini tamamlama imkanı sağlanacak. DÜŞÜK GELİRLİYE EKSİK PRİMLE TAM MAAŞ Düşük gelirli gruplara yönelik mikro sosyal sigorta programları uygulanacak. Bu kapsamda vergiden muaf düşük gelirli esnaf ve sanatkar, düşük gelirli çiftçi, ev hizmetlerinde gündelik çalışanlar ve ücretsiz aile işçilerine yönelik düşük prim ödemeyi içeren programlar uygulamaya konulacak. 2008 yılında 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu çıkartılırken, örneğin tarım sigortalılarında 30 gün yerine 15 günlük prim yatırma imkanı sağlandı. 15 gün prim yatırılmakla birlikte 30 gün prim yatırılmış gibi kabul edildi. Her yıl prim gün sayısı 1 gün artırılarak uygulanmaya devam ediyor. ESNEK İSTİHDAMA KOLAY SİGORTA Esnek istihdam imkanlarının artırılması ve bu kapsamda çalışanların kayıt altına alınması amacıyla kolay işverenlik uygulaması yaygınlaştırılacak. Sosyal güvenlikle ilgili uygulamalar, kısmi süreli çalışanları istihdam eden ya da ayda belirli bir gün sayısından daha az işçi çalıştıran işverenler için sürekli işçi istihdam eden işverenlere göre daha basit hale getirilecek. ÇALIŞTIKÇA EMEKLİ AYLIĞININ DÜŞMESİ KAYIT DIŞINI ARTIRIYOR Raporda, emekli aylığının çalıştıkça düşmesi konusuna geniş yer verildi. 5510 sayılı kanun ile yapılan parametrik düzenlemelerin prim ödeme gün sayısını yerine getirenlerin istihdamda kalmaları durumunda bağlanacak emekli aylıklarında kayıplara yol açacağı öngörüsü / olgusunun çalışmama eğilimini ve kayıt dışı çalışmayı artırdığı belirtildi. Emeklilik parametrelerinin bütün dönemleri kapsayacak şekilde daha hakkaniyetli, istihdamda kalmayı teşvik eden ve çalışma süresi uzadıkça emekli aylığını artıracak bir kurgu içinde düzenlenmesi ihtiyacının zaman içinde ortaya çıktığı kaydedilen raporda, bu durumun gelecek dönemlerde intibak yasalarının çıkarılmasına ve sonuçta sistemin mali durumunun kötüleşmesine yol açma ihtimalini doğuracağı vurgulandı. Nesiller arasındaki dayanışmanın daha adil olması gözetilerek belirlenen emekli aylığı hesaplama formülündeki değişime ilişkin daha yumuşak bir geçişin düzenlenmesinin, yani yeni bağlanan aylıklar için ikame oranlarındaki düşüşün yavaşlatılmasının aktüeryal dengeleri bozmayacak şekilde diğer parametrelerle birlikte tartışılmasında yarar görüldüğü ifade edildi. Sosyal güvenlik destek primlerinin de kayıt dışılığı önleyecek ve ödenen prim karşılığında ilave haklar sağlayacak bir yaklaşımla gözden geçirilmesi gerektiği kaydedildi. PRİM YAPILANDIRMASINA EKONOMİK KRİZ İSTİSNASI Sosyal Güvenlik Kurumu’nun prim gelirlerini olumsuz etkileyen prim yapılandırmaları, ekonomik kriz ve doğal afetler gibi istisnai haller dışında uygulanmayacak. Yapılacak af niteliğindeki yeniden yapılandırma uygulamalarının ise uzun dönemli toplam maliyeti ve maliyetin finansman biçimi kamuoyuna açıklanacak. KORONAVİRÜS SON DAKİKA HABERLERİ İÇİN TIKLAYINIZ!

sigortalılık öncesi doğum borçlanması yargıtay kararı